top of page

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'na Bir Bakış

   Poyraz, merak ve heyecanla birinci sınıfa başlamış, fakat keyifle başladığı bu yolculukta bir süre sonra bazı zorluklarla karşılaşmıştı. Sırasında oturmakta çok zorlanıyor, önce oturduğu yerde bir süre hareket ediyor, fakat sonra dayanamayıp öğretmeninden izin alarak bazen tuvalete gitme, bazen çöp atma bahanesiyle yerinden kalkıyordu. Ders başlarken hevesle dinlemek istese de kısa bir süre sonra dikkati dağılıyor, sıkıntıdan ya kalemiyle oynuyor ya da arkadaşlarıyla konuşuyordu. Bazen kendi dersi dinleyemediği gibi, arkadaşlarının da dinlemesine engel oluyordu. Arkadaşlarını çok seviyor ve birlikte vakit geçirmekten keyif alıyordu, fakat bazen oyunlarda kendine engel olamıyordu. İşler istediği gibi gitmediğinde kolayca sinirlenip oyunu bozuyor, bazen öfkeyle sesini yükseltebiliyordu. Hemen sonra yaptığına pişman olup özür dilese de, bir süre sonra arkadaşları onu eskisi gibi oyunlarına çağırmamaya başladı. Öğretmeni, bu durumu fark etti ve birkaç kez Poyraz'la konuştu, ancak bir sonuç alamayınca ebeveynleriyle görüşme talep etti. Görüşmede anne ve babası öğretmeni dinledikten sonra, Poyraz’ın evde de bir takım zorluklar yaşadığını, ödev yapmak istemediğini, güçlükle ödevin başına oturtabildiklerini, bir sayfa ödevin bitmesinin
bazen saatlerce sürdüğünü, küçüklüğünden beri çok hareketli bir çocuk olup zaman zaman hareketliliğinden ötürü kazalar yaşadığını anlattı. Görüşmenin sonunda Poyraz’ı bir çocuk ve ergen psikiyatristine götürmelerinin onun yararına olacağına karar verdiler.

   Hayali hastamız Poyraz, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’ndan (DEHB)
muzdarip. Peki nedir bu DEHB? Uluslar arası tanı kriterleri olan DSM-5 tanı kriterlerine bakacak olursak;

Dikkat Eksikliği Belirtileri:

 

Hiperaktivite Belirtileri:


Elleri ya da ayakları kıpırdatma: Oturduğu yerde sürekli kıpırdanır, ellerini ya da ayaklarını oynatır.


Yerinde duramama: Sınıfta ya da toplantılarda sürekli ayağa kalkmak ya da yer değiştirmek ister.


Uygunsuz şekilde hareket etme: Sakin kalınması gereken durumlarda koşar ya da tırmanır. Bu durum, yetişkinlerde aşırı huzursuzluk hissi şeklinde de olabilir.


Sessizce oynayamama: Sessizce oyun oynamakta ya da sakin aktivitelerde bulunmakta zorlanır.


Hareket halinde olma: Genellikle motor takılmış gibi ya da hep hareket halinde görünür.


Aşırı konuşma: Çok fazla ve durmaksızın konuşur.

Dürtüsellik Belirtileri:


Soruları tamamlanmadan yanıt verme: Başkalarının sorularını ya da cümlelerini tamamlamadan hızlıca yanıt verir ya da harekete geçer.


Sıra beklemekte zorlanma: Sıra beklemesi gereken durumlardan kaçınır ya da bekleyemez.

Başkasının konuşmasını ya da oyununu kesme: Başkalarının konuşmalarını ya da oyunlarını keser, sıklıkla araya girer.


Bu belirtilerin birçoğu en az 6 ay boyunca mevcut olmalı ve en az iki farklı ortamda (örneğin, evde ve okulda) gözlemlenmelidir. Belirtiler, kişinin okul, iş, sosyal hayat gibi alanlarda işlevselliğini ciddi derecede etkilemelidir. Tanı konulabilmesi için belirtiler 12 yaşından önce başlamış olmalıdır.

Ülkemizde yapılan bir çalışmada Türkiye’de yaşayan Çocukların yaklaşık %12'sinde
DEHB görülmüştür, bu da demektir ki her 8 çocuktan biri bu durumdan etkilenmektedir. Bu veriler ışığında DEHB’nin sandığımızdan çok daha sık karşılaştığımız bir bozukluk olduğunu söyleyebiliriz. Ebeveynlerin en azından birinde de bu bozukluğun mevcut olması ihtimali oldukça yüksektir, çünkü DEHB yüzde 80 oranında genetik geçişlidir. DEHB çocukluk çağında başlayan ve önemli bir oranda da ergenlikte (%60-80) ve erişkinlik döneminde (%40-60) de devam edebilen bir bozukluktur. Buna karşılık erken yaşta doğru tanı ve tedavi ile hastaların yaşam kalitesinin oldukça arttığı ve fayda gördüğü bilinmektedir. Bu sebeple çocuğunuzda belirtilerden bazılarını fark ettiyseniz, DEHB olasılığını dikkate almalı ve bir uzman değerlendirmesini düşünmelisiniz.

Çocuğum DEHB tanısı aldı peki ya şimdi ne olacak?

DEHB tedavisinde her hastanın ayrı bir birey olduğunu unutmadan, o hastanın
ihtiyaçlarına uygun, ev, okul ve arkadaşlık ortamlarındaki düzenlemeleri de içeren bir bireysel ve bütünsel tedavi gerekmektedir. DEHB biyolojik bir hastalık olduğu için tedavide ilaç tedavileri de önemli bir rol oynamaktadır. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin hastalıkla ilgili bilgi sahibi olmaları da oldukça önemlidir ve süreci kolaylaştırmaktadır. Çocuk ve ergen psikiyatristi, çocuk, ebeveyn ve öğretmenler ile iş birliği içinde bu süreçte çalışır. Sona gelirken şunu belirtmek isterim ki her çocuk benzersiz ve biriciktir ve tedavi süreci de bu biricikliğe göre şekillendirilir. Çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre bireysel bir yol haritası oluşturulur.

bottom of page